Hawking ve Mlodinow’un büyüleyici kitabı, harikulade illüstrasyonlarıyla bizi insanlığın evreni açıklayabilmek için erken zamanlardan itibaren geliştirdiği çeşitli doğaüstü ve bilimsel kozmoloji kuramları içinde dolaştırıyor. İon uygarlığının entelektüel uyanışından beri, Aristarkhos (MÖ 310-230) gibiler Güneş’in Dünya’dan daha büyük olduğunu ve Dünya’nın diğer yıldızlara benzeyen bir yıldızın etrafında döndüğünü hesapladıklarında, insanlar bu fikirlerin bir yaratıcının varlığı nosyonuyla çelişmesinden korktular. İlahi varlıklara duyulan inancın azalması ahlaki bir çöküntüye ve yıkıma yol açabilirdi. Descartes ise, tıpkı Newton ve Darwin gibi, derin bir Tanrı inancını sürdürmesine karşın doğanın temel ilkelerini sorgulamakta hiçbir sorun görmedi. Aslına bakılırsa bazıları, karmaşık ve gizemli çokluevrenin, yalnızca eşit ölçüde karmaşık ve gizemli bir ilahi gücün varlığının kanıtı olduğunu savundu. Şüphesiz, metafiziğin sınırları içinde doğan görüşler daha sonra fiziğin sınırları içine giriyordu.
Hawking ve Mlodinow, doğa yasalarla yönetiliyorsa, üç sorunun ortaya çıktığını söylüyorlar: 1. Bu yasaların doğası nedir? 2. Bu yasalar için istisnalar (örneğin mucizeler) var mıdır? 3. Yalnızca bir dizi olası yasa mı vardır?
Büyük Tasarım bu soruları yanıtlamak için yola çıkarak, gerçeklik modellerine tabi olduğumuzu ve bunların yapılan araştırmalarla bazen değişebildiklerini gösteriyor. İleri sürdükleri tezler ise Dünya, evren ve çokluevren hakkında bir önceki kuşağın kolaylıkla doğaüstü olarak görüp reddedeceği bir kavrayış sunuyor. “Evrenin var olması ve varlığını devam ettirmesi için Tanrı’nın yardımına ihtiyaç yoktur” diyor Hawking.
Bu kısa, öz ve kolay hazmedilir kitapta Hawking ve Mlodinow modern fiziğin tüm o canlı karmaşasını daha net olarak kavramamızı sağlıyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder