9 Mayıs 2015 Cumartesi

Sait Faik'ten "Semaver"

       Semaver - Sait Faik Abasıyanık

Ya... İyi, halis ipekli mendiller hep böyledir. Avucunun içinde istediğin kadar sıkar, buruşturursun; sonra avuç açıldı mı insanın elinden su gibi fışkırır.
Sait Faik Abasıyanık'ın 1936'da yayımlanan ilk kitabı Semaver.Yazarın kaleme aldığı ilk öyküsü İpekli Mendil de dahil on dört öykü Semaver başlığında, beş öykü deBenimle Beraber Seyahatten Dönenlerbaşlığıyla yayımlanmış elimdeki 32. YKY baskısında. 

Semaver'de, okuduğum diğer Abasıyanık eserleri Mahalle Kahvesi ve Alemdağ'da Var Bir Yılan 'a nazaran naif bir "acemilik" göze çarpıyor. Elbette bu, beceriksizlik veya çirkinlik ihtiva eden bir acemilik değil: Yürümeyi yeni yeni öğrenen bir bebeğin acemiliğindeki sevimliliği ve bisiklete yeni binmeyi öğrenen bir çocuğun acemiliğindeki şevk ile mutluluğu andıran bir acemilik durumu. Gelip geçiciliğini belli eden, neticesinde elbet sahibinin ustalaşacağını sezdiren bir acemilik. 

Bu kanıya kaynak olan ilk öğe ise Sait Faik'in kimi öykülerdeki dili. Diğer eserlerindeki gibi sabit ve net değil; farklı anlatım üsluplarını, farklı duygulanımları ve imgelemeleri denediği gözlemleniyor yazarın dil arayışında. Buna rağmen kelimeler fışkırırcasına çıkmış kaleminden; basınca daha fazla dayanamayıp patlayan bir borudan fışkıran su gibi. Yazarın, yıllar sonra yazmaya uzun bir ara verdikten sonra söyleyeceği "Yazmasaydım deli olacaktım" sözü yalnızca yazıdan uzak kaldığı dönem için değil, varoluşundan başlayan bir sancı olarak gösteriyor kendisini bu noktada. 

Konu seçimlerinde hayatın ufak detaylarına eğilmeye o zamanlardan başlamış yazar. Bir semaverden yola çıkarak işçinin hazin öyküsünü, bir gemi maketi yardımıyla öksüz bir çocuğun dışlanmışlığını, yalnız bir gecede sarhoşluğun keyfini anlattığı öyküler mevcut. Bunların yanı sıra ise daha uzun soluklu, kurgu ağırlıklı İhityar Talebe gibi kimi, sonradan edineceği, tarzının dışına da çıkmış hikayeler de yer alıyorSemaver'de. Öykülerin bir  diğer özelliği de belirli bir duyguya yoğunlaşmaktan ziyade hayatın bir yansıması gibi her duyguya yer vermeleri. Kederin tatlılığı, yalnızlığın kekremsi huzuru, mutluluğun mahzunluğu gibi siyah ya da beyaz olmayan, gri tonlarında bir hissiyata sürüklüyor öyküler sık sık. 

Söz konusu Sait Faik gibi bir usta olunca fazla söz söylemek de yersiz kaçıyor haliyle. Sait Faik'siz bir Türk edebiyatı düşünülemeyeceği gibi, onunla henüz tanışmayan bir okur da gün gelip de karşılaştığında pişmanlık duyacaktır geç kalmışlığından. Duymasın; Sait Faik'in öyküleri açar kucağını, affeder...

Semaver - Sait Faik Abasıyanık,Yapı Kredi Yayınları - 105 s.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder